Demokrasi ve Katılımcılık Divanı Değerlendirme Makalesi 3: Hizmetin Demokratik Potansiyeli Aktive Edilmeyi Bekliyor

From HizmetWiki Türkçe (Açık)
Jump to navigation Jump to search

Doç. Dr. Mahmut Akpınar

Demokrasi insanoğlunun halen süren bir yolculuğu. Eski Yunan site devletlerinde soylu ve vergi veren erkeklerin oy kullanabildiği demokrasi serüveni farklı kültürlerin, medeniyetlerin katkılarıyla bugünkü şekline kavuştu. Demokrasi Magna Charta (1215) mutlakiyet yönetimlerinin sınırlandırılması, İnsan Hakları Beyannamesi, anayasacılık, cumhuriyet, çoğulcu demokrasi, sosyal refah devleti uygulamaları gibi adımlarla bugünlere geldi. Bugünkü demokrasi II. Dünya Savaşı’ndan önceki noktadan çok farklı yerde. Kimse demokrasinin mükemmele eriştiğini ve tekamülünü tamamladığını ileriye sürmüyor. Hocaefendi’nin ifadesiyle ‘demokrasi yokuşu’ tırmanılmaya devam ediliyor.

Bu tekamül serüvenine genelde Müslümanların, özelde Hizmet Hareketi’nin ne tür katkılar sunacağı, sürece nasıl dahil olacağı ve nasıl etkileyip, nasıl etkileneceği önemli ve çalışmaya değer bir konu. Şammas hocamızın bu konuyu ele alması literatürde ciddi bir boşluk dolduracaktır. Düşüncelerimi paylaşarak çalışmaya küçük de olsa katkı vermek, şerhler düşmek benim için onur vesilesidir. Umarım çalışma, sonraki çalışmalara giriş kapısı olur.

Görebildiğim kadarıyla çalışmanın ana argümanı kilisenin skolastik baskısından ve yönetimlerin zulmünden ABD’ye, yeni dünyaya göçmek zorunda kalan protestanların, Hristiyanların ABD’de gelişen demokrasi süreçlerine katkısına benzer bir etkiyi, ülkesinden kaçmak zorunda kalan, zulme ve yolsuzluğa itiraz ettiği için dini ve siyasi baskıya maruz kalan Hizmet Hareketi mensuplarının gösterip gösteremeyeceği konusudur.

Ele alınan konunun gayet isabetli, iki toplumsal kesim arasındaki kıyasın da tutarlı olduğunu düşünüyorum. Kendi ülkesinde eğitim alanında büyük işlere imza atmış, alt ve orta sınıf gençlerin (kadın-erkek) eğitimine büyük sıçrama yaptırmış, onlara dünya çapında başarılar kazandırmış, ülkenin her köşesini örnek eğitim kurumlarıyla donatmış Hizmet Hareketi göçmek zorunda kaldığı batı dünyasına da önemli katkılarda bulunacaktır. Hizmet Türkiye’de gösterdiği başarının daha ötesini çok dilli, çok kültürlü, çatışma içinde ve kırılgan (Bosna, Afganistan, Balkanlar, Kafkaslar, Afrika vb.) coğrafyalarda göstermiş, birlikte ve barış içinde yaşama dair somut örnekler ortaya koymuştur. Son yıllarda yaşadığı ağır zulüm, dışlama, baskı, sürgünler, gasplar, hapisler Hizmet insanlarını ötekini anlama, empati yapma, birlikte ve huzur içinde yaşama gibi konularda daha da pişirip olgunlaştırmıştır. Hizmet insanlarının artık insanlığa, dünya huzuruna, çoğulculuğa, temel insani haklara, demokratik değerlere katkı verme noktasında daha büyük bir tecrübeye ve potansiyele sahip olduğunu söylebiliriz. Ancak bu konularla ilgilenebilmesi ve insanlığa global katkılarda bulunabilmesi için Hizmet Hareketi’nin ivedi çözmek zorunda olduğu bazı problemleri var.

  1. Şu anda Hizmet insanları ciddi bir travma yaşıyor. Hala zulüm bitmiş, hayatlar stabil hale gelmiş değil. Öncelikle bu zulüm sürecinin bir şekilde bitmesinin temin edilmesi, demokratik dünyaya göçen insanların terapi ve tedavi edilmesi lazım.
  2. Demokratik dünyaya göçen insanlar (akademisyenler dahil) halen ihtiyaçlar hiyerarşisinde fizyolojik temel ihtiyaçları karşılama mücadelesi veriyor. Felsefe yapabilmesi, akademik ürünler verebilmesi için zihni dinginliğe, üretim ortamına ihtiyacı var; bu zaman alacaktır. Belki de bu verimlilik buralarda yetişen yeni nesillerden alınacaktır. En azından demokratik dünyaya göçen düşünce insanlarının hayatını stabil hale getirecek projeler öne çıkarılabilir.
  3. Hizmet insanlarının pek çoğu yaşadığı ağır süreç nedeniyle bazı kırgınlıklar yaşıyor. Kenarda duran, Hizmete dair faaliyetlere katılmayan ve dolayısıyla atıl duran çok Hizmet insanı var. Bunların önemli bir kısmı, fikir işçileri olması, yeni şeyler üretmesi beklenen akademisyenler, öğretmenler, hekimler, yargıçlar, bürokratlardan oluşuyor. Hizmet geleceğin demokratik süreçlerine, Müslümanların ve Hizmet Hareleti’nin demokratikleşmesine katkı verebilecek insan kaynaklarını korumak ve tekrar aktive etmek durumunda.
  4. Eskiden Hizmet’in üniversiteleri, düşünce kuruluşları, STK’ları vardı ve buralarda pek çok uzman farklı alanlarda üretimler yapıyordu. Çok sayıda araştırmacı, akademisyen düşünce dünyasına katkı veriyor, mevcut veya muhtemel problemlere kafa yoruyor, çözümler geliştiriyordu. Hizmet’in yeniden bu tür kurumlar, zeminler, platformlar oluşturması ve yetişmiş insan potansiyelini harekete geçirmesi gerekmektedir. Bunu ne kadar hızlı yapabilirse sorunlara çözüm önerileri getirebilecek, demokratikleşme konusu dahil yerel ve global konulara katkı verebilecektir.

Hizmet’in demokratik alana katkı verebilmesi için kendi bünyesinin, işleyişinin asgari bir demokratik yapıya, işleyişe kavuşması zarurettir. Eğer Hizmet demokratik dünyayla etkileşime geçecekse, buralarda var olan demokratik kültürü, çoğulcu, katılımcı yaklaşımı bünyesine adapte etmeli, uyarlamalıdır. Çalışmada demokrasinin olmazsa olmazlarından birisi olarak: “sadece siyasal iktidarı değil, toplumsal, bürokratik, sivil her türlü iktidarın sınırlandırılması” ifade edilmektedir. Ülkesinde büyük baskıya ve zulme maruz kalan, demokratik dünyaya hicret etmek zorunda kalan Hizmet insanları her şeyden önce demokratik dünyada demokratik, şeffaf, hesapverebilir, meşvereti gerçek anlamda uygulayan yapılar kurabilmelidir. Müslümanların Hizmet eliyle demokratikleştirilmesi, batı demokrasilerine katkı vermek gibi iddialı yaklaşımlardan önce Hizmet’in, kendi insanına demokratik kültürü nasıl benimseteceği, demokratik bilinci nasıl artıracağı ve mevcut yapıları nasıl daha demokratik hale getireceği konularına kafa yorması ivedi ve önemli görünmektedir. Hizmet ancak bunları yapabilirse diğer demokratik yapılarla sağlıklı ilişki geliştirebilir, onlarla etkileşime girebilir.

Son yıllarda Hizmet tabanında demokratik kültürü benimseme ve demokratik bilincin güçlenmesi noktasında dikkate değer gelişmeler var. Hizmet insanlarında -sağlıklı bir şekilde- tabandan yukarıya doğru demokrasi, şeffaflık, hesapverebilirlik talebinin olduğunu, Hizmet yapılarını daha demokratik, açık, hesap verebilir bünyelere dönüştürme iradesini görebiliyoruz. Ancak demokratikleşme taleplerine bir direncin olduğu da gözlemlenmektedir. Hizmet Hareketi’nin diğer toplum kesimlerine demokratikleşme yönünde hangi katkıları verebileceği elbette önemlidir. Lakin öncelikle kendi içinde sağlıklı bir demokratikleşme mücadelesi verip, kendisini dönüştürmesi daha çok önem arzetmektedir.

Mesela şu sorulara cevap arayabiliriz: Hizmet kendi içindeki iktidar alanlarını, ne kadar sınırlandırmış ve denetlenebilir hale getirmiştir?

Güç ve yetki kullanan konumları hesap verebilir, yetki ve sorumluluk sınırları çizilmiş, görev süreleri belirlenmiş, denetime açık, şeffaf hale getirebilmiş midir?

Karar organları katılımcılık, çoğulculuk, temsilde adalet, meşveret esaslarına ne kadar riayet etmektedir? Bu konuda yapılacak neler vardır?

Hizmet Hareketi otoriterliğin baskın olduğu, ataerkil kültür ortamında, Ortadoğu’da doğdu. Demokratik olma gibi bir iddiası yoktu veya ön planda değildi. Adanmışlıkla, fedakarlıkla, güvenle bugünlere geldi. Ancak demokratik dünyada hayata ciddi katkıda bulunmak için, Hizmet kendisini demokratik ilkelere göre yeniden yapılandırmak zorundadır. Eskiden demokratik yapılara kavuşma gibi bir ideal hedef yoktu. Ama demokrasi yolculuğuna olumlu katkıda bulunmaktan bahsediliyorsa, Hocaefendinin dediği gibi demokrasiyi uhrevi kaygılarımızı da dikkate alan bir genişliğe ulaştırma çabası olacaksa ve “demokrasiden dönüş yok” sözünün arkasında durulucaksa Hizmet öncelikle kendi alanını kabul edilebilir düzeyde demokratikleştirmek, Hizmetin işleyişini keyfilikten, zuhurata tabi olmaktan çıkarmak mecburiyetinde.

Hizmet’in global anlamda demokratikleşme süreçlerine olumlu katkıda bulunabileceği önemli bir boşluk var. Kolonyal geçmişi, işgaller nedeniyle batı demokrasilerinin dünyanın geri kalanında olumlu bir intibaı yok. Öte yandan kendi sınırları içinde “insan hakları”, “demokrasi”, “hukukun üstünlüğü”... diyen Batı kendi sınırları dışında bu değeleri yok saydı, aksine pek çok darbenin, savaşın arkasında oldu. Kolonyal dönem bitti, ancak pek çok demokratik ülke başka halkları zarar uğratmaktan, ülkeler işgal etmekten çekinmiyor. Dolayısıyla kirli ve kolonyal geçmişi olan batının “demokrasi”, “insan hakları” söylemleri inandırıcı bulunmuyor. Oysa Hizmet Hareketi sosyal bir grup olarak gittiği her halka fedakarlığını, hasbiliğini götürdü. En zor şartlarda halklarla dayanışma ve birlikte yaşama örnekleri sergiledi. Halklardan, coğrafyalardan bir şeyler almayı değil, vermeyi, paylaşmayı önceledi. Bunları bir STK, sosyal grup olarak yapmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Hizmet Hareketi temiz ve etkileyici bir geçmişe sahip. Kendi değerleri yanında demokratik değerleri de coğrafyalara, halklara götürdüğünde olumlu karşılanacaktır. Bir bagajı, çıkar beklentisi, hatta insanları değiştirme ajandası olmadığı için batı dünyasının demokratikleştirme çabalarından daha inandırıcı ve etkili olacaktır. Çünkü Batının eski kolonilerde, münhasıran Müslüman ülkelerde kredisi oldukça düşük.

Hizmet “batının ajanı, uzantısı” gibi anlaşılmalara meydan vermeksizin demokratik değerlerin üçüncü dünyada yerleşmesine büyük katkı verebilir. Ayrıca İslam’ın özünde olan insani değerleri batılılara aktarabilir, demokratik yaklaşımların zenginleşmesine yardımcı olabilir. Veda Hutbesinde geçen insan hakları esaslarını, Medine site devletindeki demokratik uygulamaları paylaşarak demokrasi-İslam uyumsuzluğuna dair önkabulleri yıkabilir.

Hizmet’in önceliği ve temel hedefi demokrasiyi yaymak değilse de, mevcudiyeti önemli oranda sulh ortamına, huzurun, demokrasinin varlığına bağldır. Hizmetin makulu araması, akla yatkın olması, rasyonel ve çağa uygun çözümler üretmesi, aşırılıklardan ve şiddetten uzak durması, her gittiği coğrafyada barış ve uzlaşmanın başarılı örneklerini vermesi, herkesi kendi konumunda kabul etmesi, renk körü olması, insanlara faydalı olmayı gaye edinmesi onu doğal olarak demokratik değelerle barışık ve iç içe yapıyor. Öte yandan Hizmet insanlarının eğitimli, donanımlı, uyumlu, birlikte yaşama tecrübesine sahip kimselerden oluşması Hizmet’e müthiş bir demokratik inisiyatif alanı sunuyor. Hizmet demokratik, insani değerlerle birlikte kendisini insanlığa daha etkili şekilde anlatabilir. Demokratik değerlerin dünyada kabulü ve yayılması da pekala Hizmet’in amaçlarından birisi olabilir. “Hizmet ve demokratikleşme” konusu çalışmaya değecek bol miktarda malzemeye, dataya, örneğe sahiptir.

Zulme, adaletsizliğe, eşitsizliğe maruz kalmış, özgürlükleri ve hakları engellenmiş insanlar demokrasinin, hak ve özgürlüklerin kıymetini çok daha iyi bilir. Başkaları için bu konuları daha samimi ve etkili savunabilir. Hizmet mensupları son 10 yılda ağır hak ihlallerine maruz kaldılar, hukuki bir delil, mahkeme kararı olmaksızın uzun süreler hapislerde tutuldu, hürriyetlerinden mahrum edildiler. Onlara Habeas Corpus ilkesi, beraati zimmet asıldır kaidesi uygulanmadı, uydurma suçlamalarla keyfi olarak yıllarca hapislerde tutuldular. Özellikle son yaşadıkları Hizmet mensuplarına demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi konularda söz söyleme hakkı vermiş ve mücadele yeteneğini, inandırıcılığını artırmıştır. Hizmet ve hizmet insanları daha önce de demokrasi, hukuk konularında hasasiyet sahibiydi, lakin son tecrübeler hakların önemi ve kullanımı üzerine bireysel ve kolektif bilinçlenmeye vesile olmuştur. Bu tecrübe demokrasinin korunması ve tekamülüne katkı için pekala kullanılabilir.

Hizmet Hareketi yaşadığı süreçlerden gereken dersleri çıkarıp kendisini güncelleyebilirse, yenileyebilirse Türkiye’de ve dünyada demokratikleşme süreçlerine ciddi katkıda bulunabilir. Göçülen ülkelere entegre olma, o ülkelerin problemleriyle ilgilenip çözümler arama, toplumun parçası olma bu süreci hızlandıracaktır. Şu sıralar şeytanlaştırılmış, etiketlenmiş olduğu için Türkiye’deki demokratik süreçlere katılımı zor görünse de, şartlar değiştiğinde yaşadığı tecrübelerle, acılarla ülkenin demokratik gelişimine en büyük katkıda bulunacak kesimlerden birisi olacaktır.

Yazarın da belirttiği üzere Hizmet temelde bir eğitim hareketidir. Eğitim faaliyetleri üzerinden demokratik kültürün yayılması, demokratik bilincin yükselmesi için projeler yapabilir, müfredatları uyarlayabilir. Farklı ülkelerde yaşadığı olumlu tecrübeleri kullanarak birlikte yaşama, demokratik değerleri yayma, paylaşım, çok kültürlülük gibi konularda teorik açılımlar da yapabilir. Bunun için akademisyenlerin alandaki başarı ve tecrübelerden hareketle teoriler, yayınlar üretmesine ihtiyaç vardır. Ayrıca uzmanların bir araya getirilip Abant tarzı toplantılar yapılması fikir alışverişini ve üretkenliği artıracak, demokratik standartların yükseltilmesi, ilerletilmesi adına zemin oluşturacaktır.

Biyografi

Siyaset Bilimi’nde Doçent Mahmut Akpınar 1967 Uşak doğumludur. Uşak İmam Hatip Lisesi ve 9 Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümü mezunudur. Doktorasını Sakarya Üniversitesi’nde yapmıştır.

Dr. Akpınar, Erdoğan rejimi tarafından kapatılan Turgut Özal Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. Aynı zamanda kapatılan İpek Medya Grup’ta ve Zaman Gazetesi’nde yazarlık yapıyordu. Ülkedeki siyasi atmosferin gazeteciler ve akademisyenler için ağırlaşması üzerine 2015 yılı sonunda İngiltere’ye gitti ve Keele Üniversitesi’nde iki yıl misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. O tarihten itibaren İngiltere’de yaşamakta ve sürgündeki gazetecilerin kurduğu www.tr724.com sitesinde köşe yazmaktadır. Ayrıca kendi YouTube kanalında ve patreon hesabında yazılı ve görsel yayınlar paylaşmaktadır. Ayrıca gönüllü Müslüman chaplain olarak çalışmaktadır.

Lisans ve lisansüstü düzeyde Ortadoğu Siyaseti, Türk Siyasi Tarihi, Kamu Yönetimi, bürokrasi ve siyaset, kamu politikası analizi konularında dersler verdi. Çeşitli dergilerde ve platformlarda yayınlanan akademik ve yarı akademik makaleleri yanında yayımlanmış 10 kitabı vardır.

Mahmut Akpınar; Türk siyaseti, Ortadoğu siyaseti, liderlik, İslamcılık, kentleşme, Kürt Sorunu, açıklık ve şeffaflık, İslam ve demokrasi, otoriterlik, Gülen Hareketi, dini ve manevi topluluklar üzerine çalışmakta, bu konularda seminerler ve konferanslar vermektedir.